TurkExim Konşimento Verisi | İthalatçı & İhracatçı Firma Arama  IMPORTERS & EXPORTERS & IMPORT EXPORT CUSTOMS DATA & BILL OF LADING SEARCH ENGINE  HOW TO USE TURKEXIM DEMO VERSION  
.

organik ürünler pazarı

Dünya Organik Ürünler Pazarı


2. DÜNYA’DA MEVCUT DURUM

2.1. ÜRETİM

Organik tarım tüm dünyada hızla gelişmekte olup, 138 den fazla ülkede organik tarım

yapılmaktadır.
 

Dünyada organik tarım üzerine yapılan son araştırmaya göre 700.000 den fazla

çiftlikte ve 30.4 milyon hektarda üretim gerçekleştirilmektedir. Bu değer araştırma

kapsamında incelenen ülkelerin toplam tarım arazilerinin % 0.7’sine denk gelmektedir.

Okyanusya organik tarım yapılan toplam tarım alanı, incelendiğinde %42 ile birinci

sırada, Avrupa %24 ile ikinci sırada ve Latin Amerika %16 ile üçüncü sırada yer almaktadır.

Ülke bazında en büyük organik tarım alanına sahip ülkeler sırasıyla Avustralya (12.3

milyon hektar), Arjantin (2.1 milyon hektar), Çin (2.3 milyon hektar) ve Amerika Birleşik

Devletleri’dir (1.6 milyon hektar).

 

2005 yılında ITC (Uluslararası Ticaret Merkezi) ve “Organic Services” isimli

kuruluşun birlikte yürüttüğü “Doğadan toplanan organik ürünlerin üretimi ve pazarlama

konulu çalışmaya göre; 62 milyon hektar alanda 979 organik doğan toplama projesi

gerçekleştirilmiştir. En büyük toplama alanları Avrupa ve Afrika’da olup toplamı 27 milyon

hektardır. 

2.1.1.1. Afrika 

Afrika’da organik üretimin sertifikalandırılması nadiren yapılmakta olup, pek çok 

ülkede de güncel istatistikler mevcut değildir. Bununla birlikte Afrika’nın güneyindeki ülkeler

de organik üretim artmaktadır. Bu büyümedeki en önemli faktör gelişmiş ülkelerden gelen

taleptir.

 

Afrika’da yaklaşık olarak 400.000 hektarlık bir alanda 175.266 çiftlikte sertifikalı

organik tarım yapılmaktadır. Mısır ve Güney Afrika dışındaki Afrika ülkelerindeki organik

pazar oldukça sınırlıdır. Bunun nedeni düşük gelir seviyesi ve kontrol/sertifikasyon

altyapısının gelişmemiş olmasıdır. Sertifikalı organik ürünler, Afrika’nın tarımsal ürünlerde

en büyük pazarı olan Avrupa Birliği ülkelerine ihraç edilmektedir. 

2.1.1.2. Asya 

Asya kıtasında 3.1 milyon hektarlık bir alanda 130.000 çiftlikte organik tarım

yapılmaktadır. Bölgedeki gelişmeler ve faaliyetlerin önemli bir bölümü piyasa düzenlemeleri

ve sertifikasyon olmadan gerçekleşmektedir. Organik yasal düzenlemeye sahip Asya ülkeleri,

Hindistan, Japonya, Kore, Filipinler, Tayvan ve Tayland’dır. Organik yasal düzenlemeler iç

pazarda gönüllü, ihracatta ise zorunlu olma eğilimindedir. Sadece İsrail ve Hindistan’ın AB

düzenlemelerine denk düzenlemeleri bulunmaktadır.

Organik üretim ve satışlar bağlamında Asya’da pazar hızla büyümektedir. Tüm kıtada

organik ürünler yetiştirilmekte ve bu ürünlerde bazı ülkeler uluslararası tedarikçi

olmaktadırlar. 2006 yılındaki perakende satış tutarı 780 milyon ABD doları olup, bu talebin

yoğunlaştığı ülkeler Japonya, Güney Kore, Singapur, Tayvan ve Hong Kong’dur. 

2.1.1.3. Avustralya/Okyanusya 

Bu alan, Avustralya ve Yeni Zelanda ile Fiji, Papua Yeni Gine, Tonga ve Vanuatu gibi

küçük ülkelerden oluşmaktadır. Bahsedilen ülkelerde toplam 12.4 milyon hektarda 7.594

çiftlikte organik üretim gerçekleştirilmektedir.

 

Tahıllar, tüm yıl boyunca yetiştirilen meyve ve sebzeler, şarap, süt ürünleri, dana ve

koyun (eti ve yünü) ile tıbbi bitkiler Avustralya’da yetiştirilen en önemli ürünlerdir. Kivi,

elma, yaban mersini, taze ve işlenmiş sebzeler, süt ürünleri, et, bağcılık ve su ürünleri

Yeni 
Zelanda’da yetiştirilen organik ürünler arasındadır.

Avustralya’daki organik ürün sanayi, denizaşırı ülkelerden gelen taleplerin etkisiyle

gelişmektedir. Avustralya’nın organik ürünleri için önemli pazarlarını 2000’li yılların

başlarında yaklaşık olarak %70 pay ile Avrupa ülkeleri oluştururken, diğer gelişen ihracat

pazarları Japonya, ABD, Singapur ve Hong Kong idi. Sığır eti için ABD’nin en önemli

ihracat pazarı olduğu görülmektedir.

 

Organik üretimi teşvik edici devlet destekleri olsa da ne Avustralya’da ne de Yeni

Zelanda da parasal bir destek verilmektedir. Avustralya 1992’den beri organik ve

biyodinamik ürünler ile ilgili ulusal yasalara sahip olup, AB’nin üçüncü ülkeler listesinde yer

almaktadır. Aynı şekilde Yeni Zelanda üçüncü ülkeler listesinde yer almaktadır.

Söz konusu standartlar sadece ihraç ürünleri için zorunlu uygulanırken, “organik”

kelimesi yasal olarak yurtiçi piyasada korunmasa bile bu standartların ülke içinde gayri resmi

bir etkisi bulunmakta idi. Bununla birlikte 2006 yılında organik standartların Avustralya’da

yurtiçi piyasada da kullanılmasına başlanmıştır. Yeni Zelanda’da 2003 yılında “Ulusal

Organik Standardı” oluşturulmuş olup, mevcut sertifikasyon sistemlerini desteklemektedir.

Yeni Zelanda Organik Sektör Stratejisi’nin oluşturulmuş olması hükümetin organik konusuna

verdiği önemi gösterse de, strateji devlet desteği ile sınırlı kalmıştır.

 

Organik ürünlere olan tüketici talebi artsa da Avustralya organik gıda pazarı yine de

geniş pazar olarak kabul edilmektedir. Yurtiçi piyasada organik ürünlerin fiyatları,

konvansiyonel ürünlere göre daha yüksektir. İthal gıda ve içecek ürünleri genellikle Yeni

Zelanda, ABD ve Birleşik Krallıktan ithal edilmektedir. Kişisel bakım ürünleri ve pamuk ise

ithalatı artan diğer ürünlerdir. 

2.1.1.4. Avrupa 

Organik tarım, 1990’ların başından beri hemen hemen tüm Avrupa ülkelerinde hızla

gelişmeye başlamıştır. 2005 yılı sonu itibariyle, 6,9 milyon hektarda 190.000 çiftlikte organik

tarım yapılmaktadır. AB üyesi ülkelerde 7.4 milyon hektarda yaklaşık 200.000 çiftlik

tarafından organik üretim gerçekleştirilmektedir.

 

Yani toplam tarım alanının %4’ünde organik tarım yapılmaktadır. İtalya, en çok

çiftliğe ve organik tarım arazisine sahip ülkedir.

2005 yılı itibariyle Avrupa pazarının büyüklüğü 1314

milyar Avro olup, en büyük pazar 3.9 milyar Avro ile Almanya’dır. Almanya’yı

2.4 milyar Auro ile İtalya ve 2.2 milyar 
Avro ile Fransa takip etmektedir.

 

Kişi başına yıllık organik ürün tüketimi en yüksek ülke İsviçre olup, tüketim 100

Avro’nun üzerindedir. Avrupa pazarı 2005 yılında bir önceki yıla göre %10 büyümüştür.

2006 yılında Almanya 4.6 milyar Avro’luk bir Pazar büyüklüğüne sahip olup, onu 2.65 milyar

Avro ile İtalya ve 1.7 milyar Avro ile Fransa izlemektedir.

AB’de organik tarıma verilen desteklerden biri Kırsal Kalkınma Programları altında

verilen hibeler olup, Haziran 2004’te de Organik Gıda ve Tarım Aksiyon Planı açıklanmıştır.

AB üyesi olmayan Avrupa ülkelerinde de benzer destek mekanizmaları kullanılmaktadır.

Ayrıca, hem ülke hem AB bazında organik tarım araştırmaları desteklenmekte olup, 2006

yılında 65 milyon Avro’luk bir bütçe bu amaçla kullanılmıştır. 

2.1.1.5. Latin Amerika 

Birçok Latin Amerika ülkesinde 100.000 ve daha büyük alanlarda organik tarım

yapılmaktadır. 2006 yılında toplam 4.9 milyon hektarda sertifikalı üretim yapılmıştır. Hemen

hemen tüm Latin Amerika ülkelerinde organik tarım yapılmakla birlikte gelişmişlik düzeyi

ülkeden ülkeye farklılık göstermektedir. Uruguay, Meksika ve Arjantin organik tarım alanı

oranının en yüksek olduğu ülkelerdir.

Birkaç ülke haricinde Latin Amerika ülkelerinde organik tarımsal üretim için

hükümetler tarafından doğrudan sübvansiyon ve parasal destekler verilmemektedir.

Brezilya, organik ürünlerin üretimi, araştırma yapılması, dernek kurulması, pazarlama

ve ticaret konularında teşvik etmek amacıyla Bakanlıklar arası “Pro Organic Plan”

yayımlanmıştır. 

Bolivya’da ise “ekolojik üretimin geliştirilmesi ve ulusal kontrol sisteminin

yapılandırılmasının teşvik edilmesi” için bir eylem planı hazırlanmıştır. Costa Rica’da

araştırma ve eğitim için yasal fonlar bulunmaktadır.

 

Latin Amerika’da “ihracat” organik sektörünün en önemli faaliyeti olarak

görülmektedir. Merkezi Amerika’da kahve çekirdeği ve muz, Paraguay’da şeker ve

Arjantin’de et ve hububat ithalatçı ülkelerin talebi doğrultusunda üretilen ve ticareti yapılan

ürünlerdir.

15 ülke organik tarım konusunda yasal düzenlemeye sahip olup, üç ülkede de yasal

altyapı geliştirilmektedir. Costa Rica ve Arjantin AB üçüncü ülkeler listesinde yer almaktadır. 

2.1.1.5. Kuzey Amerika 

Kuzey Amerika’da yaklaşık olarak 2.2 milyon hektarda organik tarım yapılmakta

olup, bu alan toplam tarım yapılan alanların yaklaşık %0.6’sına denk gelmektedir. 12.000’e

yakın sayıda çiftlikte üretim yapılmaktadır. Diğer kıtalarla karşılaştırıldığında Kuzey Amerika

organik tarım alanların artışı sağlamında %30’luk bir artışla en büyük artış olan kıtadır.

ABD pazarında giderek daha fazla ürün piyasaya sürülmekte ve USDA tarafından

akredite olan sertifikasyon kurumlarının sayısı da giderek artmaktadır. Organik ürünlerin

uluslararası ticaretinin kolaylaştırılması konusunda çalışmalar yapılmaktadır.

 

The World of Organic Agriculture Statistics and Emerging Trends isimli yayına göre

2006 yılı itibariyle 17 milyar ABD dolarlık pazar hacmine ulaşan Kuzey Amerika pazarı,

küresel bazda pazardaki satışların %45’inin gerçekleştiği kıtadır. Sağlıklı ve besleyici gıdalara

olan tüketici talebinin ve dağıtım kanallarının artması pazarın büyümesindeki en önemli

nedenlerdir.ABD’de “Ulusal Organik Program” 2002 yılında yürürlüğe girmiş olup, Kanada ise

1999’dan beri gönüllü ve yasal düzenlemelerle desteklenmeyen bir organik standarda sahipti.

Fakat, 2008 yılının sonunda (14 Aralık), Kanada Organik Ürün Düzenlemeleri tamamıyla

yürürlüğe girdiğinde bu durum değişecek olup, Kanada’da satılan tüm ürünler Kanada

standartlarına göre sertifikalandırılacak ve Kanada Organik Ofisi (Canada Organic Office)

tarafından tanınan akreditasyon kuruluşunca akredite edilecektir. 

2.2. DÜNYADAKİ STANDARDLAR VE DÜZENLEMELER 

İlk uluslararası standard 1980 yılında IFOAM tarafından basılmıştır. İlk kanuni

düzenlemeler ise yine 1980 yılında Avrupa Ülkelerinde (Ör. Avusturya, Fransa)

geliştirilmiştir. Bilindiği gibi, 1991 yılında Avrupa Birliği 2092/91 sayılı AB düzenlemesi

yasalaşmıştır. Söz konusu düzenleme ile üretim standardları, etiketleme ve kontrol

standardları ve uluslar arası ticaret ile ilgili standartları oluşturulmuştur. Avrupa’da, Latin

Amerika ve Asya’da birçok ülke kendi mevzuatlarını 1990’ların ortalarında yayımlamıştır.

1999’da Codex Alimentarius organik bitkisel üretim için ilk rehberi hazırlamıştır. 2001

yılında rehbere hayvansal üretim de eklenmiştir. 2002 yılında ABD’de Birleşik Devletler

Ulusal Organik Programı yürürlüğe girmiş olup, Çin’de ise mevzuat 2005 yılında

tamamlanmıştır. 2006 yılında Kanada ve Paraguay mevzuatlarını oluşturmuşlardır.

2092/91 sayılı AB Organik tarım düzenlenmesinin revizyonuna 2005 yılında

başlanmış olup, 12 Haziran 2007’de Avrupa Tarım Bakanları yeni organik üretim ve

etiketleme mevzuat ana başlıkları konusunda mutabık kalmıştır. 20 Temmuz 2007’de

yayımlanan yeni düzenleme, üreticiler ve tüketiciler için sade ve kolay anlaşılır bir şekilde

hazırlanmıştır. Yeni kurallar, organik üretim için temel kurallar, ilkeler ve amaçlardan oluşan

tam bir set oluşturmakta ve daha istikrarlı bir kontrol sistemi ile kalıcı bir ithalat rejimini de

içermektedir.

 

AB organik logosunun kullanımı zorunlu olarak, ancak ulusal ve özel logolar da AB

logosu ile birlikte kullanılabilecektir. Ürünlerin üretildiği yerler tüketicilerin bilgilendirilmesi

amacıyla etiket üzerinde belirtilmesi zorunlu hale getirilmiştir. Gıdaların organik logosu

taşıyabilmeleri için en azından içeriğinin %95’inin organik olması gerekmektedir. GDO’nun

kullanımı yasal olmaya devam etmektedir. Yeni düzenleme ile izin verilen GDO’ların kazaen

varlığı için belirlenen limit %0.9 olup, bu oranın organik ürünler için de geçerli olacağı

açıklığa kavuşturulmuştur. Organik tarımda kullanılmasına izin verilen maddeler listesinde bir

değişiklik yapılmamıştır. Yeni düzenleme ile organik su ürünleri, şarap, deniz yosunu ve

maya için de temel kurallar oluşturulmuştur.

 

Yeni AB düzenlenmesi ile yukarıda belirtilenlere ek olarak;

Organik olmayan ürünleri de kullanılan organik maddelerin içerik bölümünde

belirtilmesine izin verilmiştir. 

Düzenleme kantin ve restoranları kapsamamakta ancak üye devletlerin sektörü

düzenlemelerine izin verilmektedir. Bu konu 2011’e kadar AB düzeyinde yeniden

gözden geçirilmek üzere askıya alınmıştır. 

İthalat rejimi ile üçüncü ülkeler AB pazarına ihracat yaptıklarında AB üreticileri ile

aynı ya da denk koşullara tabi olacaklardır.

 

AB logosu taşıyan ithal ürünlerde dahil olmak üzere tüm ürünlerin nerede üretildiği

bilgisi ürün üzerinde yer alacaktır.

 

Yeni AB organik düzenlemesi 1 Ocak 2009 tarihinde yürürlüğe girecektir.

2.2.1. AB İthalat Prosedürleri 

2006 yılı Aralık ayı sonunda AB organik ürünlerin ithalatı ile ilgili yeni mevzuatı

yayınlamıştır. Yeni ithalat mevzuatında “Üçüncü Ülke Listesi” sistemi geçerliliğini

sürdürmektedir. Yeni mevzuattaki yönetmeliklerin 2008 yılında uygulamaya geçeceği

düşünülmektedir. Yeni ithalat yönetmeliğinin uygulamaya konulmasında bir gecikme

yaşanacak ve ancak 2010 yılında tamamıyla uygulamada olacaktır.

AB’ye ürün ithalatı yapmak için, ürünlerin bir kontrol kuruluşu tarafından veya

Avrupa Komisyonu tarafından tanınan bir otorite tarafından sertifikalandırılmış olması

zorunluluğu vardır. 

2.3. DÜNYADA SERTİFİKASYON VE AKREDİTASYON 

Öncelikli olarak sertifikasyon ve akreditasyon bir araç olarak ticaretin artmasına

pazarın gelişmesine ve “güven” konusunun gelişmesine hizmet etmektedir. Sertifikasyon ve

akreditasyon mekanizmaları hızlı bir şekilde gelişmektedir.

 

Codex Alimentarius, organik bölümünde, ortak uluslararası temel kurallar ülkeler için

tanımlanmaktadır. AB ve Amerika Birleşik Devletlerinde organik düzenlemeler yasalaşmış ve

uygulamaya konulmuştur. Ülkeler spesifik düzenlemeler eklemiştir.

 

Özel sektör standardları, IFOAM’ın Temel Standardına dayanmaktadır. IFOAM

Temel Standardı, geçmişte ve günümüzde Codex ve ülkelerin kendi mevzuatları için bir

referans oluşturmaktadır.

 

Halihazırda 65 ülkenin organik düzenlemesi uygulamada olup, 18 ülke kanun

taslakları üzerinde çalışmaktadır.

 

AB, ABD ve Japonya gibi önemli tüketim ve ithalat pazarları kanun oluşturmada öncü

ülkeler arasında olup, Hindistan, Çin ve Brezilya gibi ülkeler bu yolda devam eden ülkeler

arasındadır. Uygulamada olan sistemler birbirinden farklı bile olsa, tüm aşamalardaki kontrol

ve denetleme işi tüm denetçi ve sertifika veren kişilerin değerlendirildiğini ve akredite

edildiğini garanti etmelidir.

 

Kontrol ve sertifikasyon akredite edilir ya da en azından devlet kurumları tarafından

kanuna uygun olarak denetlenir.

 

Bunlara ek olarak, özellikle organik pazarın gelişmiş olduğu ülkelerde pek çok özel

standard ve etiketleme kuralları mevcuttur. Dünyada özel standartlara ve/veya kanunlara göre

sertifika veren kayıtlı 395 sertifikasyon kuruluşu mevcuttur. Bununla birlikte, kuralları

tanımlamak yeterli olmamaktadır. Ürünlerin dolaşımına izin veren uluslararası denkliği

garanti eden minimum bir standardın oluşturulması gerekmektedir.

 

Sertifikasyon ve akreditasyon sistemleri arasında tanıma ve kabul etme konusundaki

eksiklikler, ticaretin artırılması pazarın ve güvenin geliştirilmesi amacı ile çelişmektedir.

Günümüzde mevcut ve farklı sistemler ticarette teknik bir engel yaratmakta olup,

üreticiler farklı düzenlemelere sahip pazarlara girmek istediklerinde ürünlerine birden fazla

sertifika almak zorunda bırakılmaktadır. Bu işlemler, ne üretici için ne de tüketici için

herhangi bir katma değer yaratmamasının yanında bürokratik işlemleri de artırmaktadır.

 

2.4. ORGANİK ÜRÜNLERİN İHRACATINDA DİKKAT EDİLMESİ
GEREK EN HUSUSLAR

Özellikle gelişmiş ülkelerde organik ürün tüketiminin gün geçtikçe artış göstermesi bu

sektöre birçok üreticinin sıcak bakmasına neden olmuştur. Fakat organik ürün üretimi için

belirli bir geçiş sürecinin bulunması ve bu ürünlerde tüketici güveninin sağlanmasının önemi,

bu yatırımın uzun vadeli olmasını ve bu yüzden dikkatle planlamasını gerektirmektedir.

Firmanın ulaşmak istediği genel ekonomik hedeflerinin (kar, yatırım, üretim, ihracat

vb.) yanı sıra organik ürünlerde çevresel faktörler de önemli bir yer tutmaktadır. İhracat

pazarlarında tutunabilmenin en önemli faktörlerden birisi tüketiciyi söz konusu ürünün

organik olduğuna ikna etmek olup, bu bağlamda sertifikasyon ve bu sertifikasyonun şartlarını

yerine getirmektir. Organik ürün tercihinde ortaya çıkan başka bir unsur da firmanın

sosyal/toplumsal sorumluluğu olup, bu çerçevede çevreye olan duyarlılığı, işçi haklarının

gözetilmesi, toplumsal sorunlara bakışı gibi özelliklerdir. Organik ürün tüketicisi çoğunlukla

firmaların bu konulardaki yaklaşımını bilmek istemekte ve bu konuları uzun vadeli karşılıklı

güvenin ilk aşaması olarak görmektedir. Gelişmiş ülke pazarlarındaki tüketiciler bu yüzden

organik ürünleri satın almadan önce firmaların kendilerinin belirlemiş oldukları kriterleri

yerine getirip getirmediğine dikkat etmektedir. 

Bu bağlamda, ihracatçı firmanın ekonomik hedeflerine ulaşmasının yanı sıra, şu

önceliklerin de dikkate alınmasında fayda görülmektedir. 

Standartlarınyerine getirilmesi sırasında firmanın ekolojik ve sosyal amaçlarının

ortaya konulması,

2 Niş marketlerinin ortaya çıkarılıp, firma için potansiyelinin belirlenmesi,

3 Uzun vadeli müşteri kazanmak ve bu müşterilerin koruması. 

 

2.4.1. İhracat Potansiyelinin Belirlenmesi 

İhracat potansiyelinin belirlenmesi iki aşamada gerçekleştirilebilmektedir.

· Firmanın kendi ihracat potansiyelinin belirlenmesi (güçlü/zayıf yanları, organizasyon vb.)

· Hedef pazarındaki potansiyelin araştırılıp, firma hedefleriyle uyuşup uyuşmadığının 

saptanması.

2.4.1. 1. Firmanın İhracat Potansiyelinin Belirlenmesi

 

Firmanın ihracat potansiyelinin belirlenmesi için aşağıdaki soruların yanıtlanması ve

bu bağlamdaki güçlü/zayıf yönlerini tespit edilmesi faydalı görülmektedir.

 

· Yönetici ve çalışanlar ihracat konusunda eğitimli mi?

 

· İhracat konusunda eğitim nerede ve nasıl sağlanabilir? İhtiyaç duydukları bilgiyi nereden

sağlayabilirler? 

· Çalışanların yeterli yabancı dil bilgileri mevcut mu? 

· Firmada yabancı ülkelerle iletişimin sağlanması için gerekli altyapı mevcut mu?
(faks, email
vb.)

· Firmanın şirket imajın, temsil edecek malzemeleri mevcut mudur? (logolu/antetli mektup

kağıtları vb.) ?

· Firmanın iyi tasarlanmış ve çeşitli yabancı dillerdeki fiyat listesi ile firmanın geçmişinin
anlatıldığı dökümanları mevcut mudur? 

Firmanın üretim kapasitesi ile ilgili sorular :

· Üretim yöntemleri müşteri taleplerini yerine getirecek (kalite, ürün spesifikasyonları vb.)

düzeyde midir?

· Üretim bölgesinin durumu iyi midir?

· Taleplerin artması durumunda firma bu talebi karşılayacak düzeyde midir?

Firmanın finansal yapısı ile ilgili sorular : 

· İhracatı gerçekleştirmek için yapılacak yatırım için ne kadar sermaye gerekmektedir?

· Gerekli sermayenin ne kadarı firmanın kendisi tarafından karşılanacaktır?

· Gerekli sermayenin kalanı nereden temin edilecektir?

· Alınacak kredinin maliyeti ne kadardır? Bu krediyi alabilmek için gerekli prosedürler
nelerdir? 

2.4.2. Hedef Pazardaki Potansiyelinin Belirlenmesi 

Hedef pazardaki durumun firmanın çıkarlarına uygun olup olmadığının tespiti için iki

farklı analiz yapılması gerekmektedir.

· Hedef ülke analizi

· Hedef ülkedeki pazar analizi 

2.4.2.1. Hedef Ülke Analizi 

Hedef ülkelerde temel bazı ekonomik verilerin incelenmesi, söz konusu ülkenin

potansiyeline ilişkin bazı önemli ipuçları sağlayabilmektedir. 

Genel Ekonomik Ver iler

· Gayri safi milli hasılanın büyüklüğü,

· İşsizlik oranı

· Enflasyon vb. 

Demografik Bilgiler 

· Nüfus

· Şehirleşme oranı (şehirlerde yaşanan tüketiciler, organik ürünlere daha fazla ilgi
göstermektedir.)

· Aile ve hane sayısı

· Altı yaşından küçük çocuğa sahip olan ailelerin sayısı, hangi bölgelerde yaşadıkları

· 35 yaşın altındaki kişilerin yüzdesi

· Sağlığına dikkat eden yaşlıların yüzdesi

· Toplumsal sağlık durumu (obezite, kalp hastalıkları vb.)

· Kişi başına gelir

· Gelir dağılımının yapısı 

Ayrıca, tüketici eğilimleri ve motifleri ile ilgili bilgi de demografik bilgilerin yanısıra
gerekli olabilmektedir.

Pazara Giriş Bilgileri

· Gümrük vergileri ve kotalar

· İthalat lisans uygulamaları

· Gıda ithalatı için genel prosedürler

· Organik gıdaların ithalatı için gerekli şartlar (sertifikasyon vb.) 

2.4.2.2. Hedef Ülkedeki Pazarın Analizi 

Pazar potansiyelinin tespit edilmesi için aşağıdaki soruların yanıtlanması faydalı

olabilmektedir:

· Firmanın ürettiği ürün/ürünleri satın alan veya işleyen hangi ithalatçılar vardır?

· Bu ürünler hangi dağıtım kanalları aracılığı ile satılmaktadır.

· Ürüne ilgi gösterebilecek başka dağıtım kanalları mevcut mudur?

· Söz konusu ürüne ilişkin talep mevcut mudur? Bu talep azalmakta veya artmakta mıdır ?

· Pazarda rekabet şartları nasıldır?

· Pazarda ihracatçıya hangi fiyatlar ödenmektedir?

· Kaliteye ilişkin özel şartlar mevcut mudur?

· Nakliye ve ödeme nasıl yapılmaktadır?

Çeşitli ticareti geliştirme kuruluşları, üretici ve ithalatçı ile irtibata geçmek yoluyla bu

bilgiler temin edilmektedir. Bunların dışında Biofach (NürnbergAlmanya),

 

Biofair (San JoseKostaRika) vb. fuarları ziyaret etmek pazar potansiyelinin değerlendirilmesi bakımından

önemli olabilmektedir.

Pazarların çok dinamik olması nedeniyle, pazarı yakından gözlemek ve bu gözlemler

çerçevesinde değerlendirmelerde bulunmak, firma için son derece önemlidir. Yine, pazarda

talep gören ürünleri tespit edip, firmanın gerektiğinde buna yönelik ürün adaptasyonu

gerçekleştirmesi veya adaptasyon yapmadan pazara girme kararı yine değerlendirilmesi

gereken bir konu olarak ortaya çıkmaktadır. Bu bağlamda üründe yapılabilecek değişiklikler

ürünün sahip olduğu özellikler çerçevesinde gerçekleştirilebilmektedir:

 

Kalite:Tazelik, büyüklük, tat, raf ömrü, ürünün içeriği vb.

Ürünün Bulunabilir liği: Toplam üretim, mevsimsellik 

Ambalaj:Tane/ağırlık başına birim, ambalaj malzemesi, sunum (kuru, dondurulmuş,aseptik vb.) 

Nakliye Koşulları: Gemi, hava yolu vb. 

Çevre ile İlgili Konular : Doğal kaynakların korunması, kullanılan enerji, ambalajlama vb.

Sosyoekonomikkonular : işçi hakları, ücretlendirme politikalar vb.

Etiketlenme:Firmanın kendi markası, alıcının markası vb.

Ürün Adaptasyonu Çer çevesinde Cevaplanması Gereken Sorular :

· Ürünün zayıf ve kuvvetli yanları nelerdir?

· Ürünü kim almak istiyor?

· İthalatçı ve tüketicinin ürün ile ilgili talepleri nelerdir?

· Ürün adaptasyonu için neler gereklidir?

· Ürün adaptasyonu için gereken maliyet ne kadardır?

· Ürün adaptasyonu ilk planda yapılmayacaksa, ürünü hangi alternatif pazarlara sunmak
 mümkündür? 

2.4.2.2.1. Dağıtım Kanalının Seçimi 

İhraç edilecek ürün çeşitli yollarla hedef ülkeye ulaşabilmekte, ürün doğrudan veya 

çeşitli aracılar itibariyle tüketicinin beğenisine sunulabilmektedir. Organik ürünler ile ticaret

uzun vadeli bir strateji gerektirdiğinden, ihracatta seçilecek firma ile uzun vadede ticari

ilişkilerin sürdürülmesi önem arz etmektedir. Bu çerçevede cevaplanması gereken sorular ise

şunlardır:

 

· Hedef pazardaki firmanın büyüklüğü ne kadardır? (müşteri sayısı, kar vb.)

· Söz konusu firma hangi ürünleri satmaktadır?

· Bu ürünlerin satışı nasıl gerçekleştirilmektedir? Hangi dağıtım kanalları kullanılmaktadır?

· İthalatçı firmanın imajı nasıldır?

· İthalatçı firma müşterilerine ne gibi hizmetler sağlamaktadır?

· İthalatçı firma reklam yapmakta mıdır?

· İthalatçı firmanın depolama, lojistik, iş anlaşmaları nasıldır?

· İhracatçıya teklif ettiği fiyatlar ne kadardır?

· İthalatçı firma ödemeyi ne şekilde gerçekleştirmektedir?

· İthalatçı firma güvenilir midir? İş çevrelerinde firma ile ilgili ne gibi duyumlar mevcuttur?

· İthalatçı firma tüketiciyi ihracatçı hakkında yeterince bilgilendirecek mi? Bunun için

ihracatçı firmanın ayrıca bir faaliyette bulunması gerekiyor mu?


ETİKETLER :organik ürünler ihracatı , organik ürünler ihracatı pazar araştırması , dünyadaki organik ürünler pazarı , 

organik ürünler ihracatında dikkat edilmesi gerekenler , organik ürünler hedef pazarlar , organik ürünler hedef pazarın analizi ,
organik ürünler ihracat potansiyeli araştırması , Afrika organik ürünler pazarı ,Avustralya organik ürünler pazarı ,
Avrupa organik ürünler pazarı ,Amerika organik ürünler pazarı , Latin Amerika organik ürünler pazarı 


Yorumlar - Yorum Yaz
.