TurkExim Konşimento Verisi | İthalatçı & İhracatçı Firma Arama  IMPORTERS & EXPORTERS & IMPORT EXPORT CUSTOMS DATA & BILL OF LADING SEARCH ENGINE  HOW TO USE TURKEXIM DEMO VERSION  
.

menşe kuralları

Menşe Kuralları Nedir?

1- Genel Olarak Menşe Kuralları

Farklı ülkelerden gelen ürünlerin uygulamada farklı muameleye tabi 

olması menşe kurallarına ihtiyacın doğmasına neden olmuştur. 

Dış ticaret üzerinde herhangi bir kısıtlamanın veya tercihli tarife uygulamasının 

bulunmadığı durumlarda, eşyanın menşei yalnızca istatistiki verilerin tutulabilmesi açısından önem taşır.

Ancak, dünya ekonomisinin, karşılaştırmalı üstünlük temeline dayalı üretim faaliyetlerini hızlandıran

ve özendiren küresel bir zemine oturmasının bir sonucu olarak, menşe kurallarının önemi hızla

artmaktadır.


Günümüzde çok az eşya, üretim sürecinin başından sonuna kadar tek bir ülkede üretilmektedir. 

Dolayısıyla ürünlerin menşeinin belirlenmesi, farklılaşmış menşe kuralı uygulamalarının varlığı yüzünden

gittikçedaha karmaşık ve zahmetli bir iş haline gelmektedir

Üzerinde anlaşılan uluslararası bir tanım olmamasına rağmen "menşe", "bir eşyanın ekonomik milliyeti" olarak ta.

Eşyanın menşei kavramı;

- gümrük vergilerinin hesaplanması,

- kota ve anti-damping önlemleri benzeri araçların uygulanmasının takibi vasıtasıyla dış ticaretin kontrol edilmesi ve

- dış ticaret istatistiklerinin derlenmesi

amaçlarıyla kullanılmaktadır.

BİR EŞYANIN MENŞEİNİN BELİRLENMESİNDE KULLANILAN TEMEL HUSUSLAR

Bir eşyanın menşeinin belirlenmesinde kullanılan iki temel ölçüt bulunmaktadır:

 Tamamen bir ülkede elde edilmiş veya üretilmiş eşya:

    Tamamen bir ülkede elde edilen veya üretilen eşya, doğal olarak o  ülke menşeli kabul edilir.

    Buna göre:

    1. ülkede doğmuş ve yetiştirilmiş canlı hayvanlar,
    2. ülkede avcılık (vurma, kapanla avlama, toplama veya yakalama) veya balıkçılıkla elde edilen ürünler,
    3. ülkede yetiştirilmiş canlı hayvanlardan elde edilen ürünler,
    4. ülkede hasat edilen ya da toplanan bitkiler ve bitkisel ürünler,
    5. ülkede çıkarılan ya da temin edilen 1.-4. Tanımları hariç mineral ürünler ve doğal olarak oluşan maddeler,
    6. münhasıran deniz ürünlerinden kendi fabrika gemilerinin bordasında üretilen ürünler,
    7. ülkede yapılan işleme ve imalat işlemlerinden veya tüketimden sonra ortaya çıkan ve yalnızca
           kullanılıp atılmaya veya hammaddelerin geri kazanılmasına müsait atık ve hurdalar,
    1. ülkede, sadece 1-7. Maddelerde tanımlanan ürünlerden üretilmiş veya elde edilmiş eşya.

      Esaslı Dönüşüm Ölçütü:

        Eşyanın üretiminde iki ya da daha fazla ülkenin payı bulunduğunda uygulanabilecek dönüşüm kriterleri şu şekildedir:

        • Malın gümrük tarifesi değişmeli
        • Katma Değer Kuralı
        • İki aşamalı esaslı dönüşümden geçmeli
        • Kullanılan tüm ithal girdilerin nihai ürünün gümrük tarifesinden başka tarifelerde yer almalıdır.

        BİR ÜRÜNÜN MENŞE STATÜSÜNÜN BELİRLENMESİ

        Bir ürünün menşe statüsü belirlenirken, ilk soru ürünün “tamamen bir ülkede elde  edilen” bir ürün olup olmadığıdır. Eğer ürün “tamamen bir ülkede elde edilen” ürün tanımını karşılıyor ise o ülke menşeli olarak kabul edileceği açıktır. Eğer ürün “tamamen bir ülkede elde edilen ürün değil ise bu durumda yapılan işlem ve işçilik değerlendirilerek menşe statüsü belirlenir.

        "Menşe kuralları";

        - 18 Mayıs 1973 tarihinde Japonya'nın Kyoto şehrinde imzalanan ve kısaca "Kyoto Sözleşmesi" olarak adlandırılan ve Türkiye'nin taraf olmasına ilişkin yasal iç süreç tamamlanma aşamasına gelen "Gümrük İşlemlerinin Basitleştirilmesine ve Uyumlaştırılmasına Dair Uluslararası Sözleşme"de, "ulusal mevzuat veya uluslararası anlaşmalarla belirlenmiş ilkelerden hareketle geliştirilmiş ve bir ülke tarafından eşyanın menşeini tespit etmek amacıyla kullanılan belirli hükümler" ve

        - GATT (General Agreement on Tariffs and Trade – Tarifeler ve Ticaret Genel Anlaşması) çerçevesinde 1994 yılında sona eren Uruguay Round – Çok Taraflı Ticaret Müzakereleri sonunda kabul edilen anlaşmalardan bir tanesi olan ve Türkiye'nin de taraf olduğu "Menşe Kuralları Anlaşması"nda, "tarife tercihlerinin verilmesine yol açan akdi ve otonom ticaret rejimleriyle ilgili olmaması koşuluyla, üyeler tarafından malların menşe ülkesinin tespit edilmesi için uygulanan yasa, 
        yönetmelik ve genel uygulamaya ilişkin idari önlemler"olarak tanımlanmaktadır.

        Bir ülkenin üçüncü ülkelere karşı uyguladığı menşe kuralları tercihli ya da tercihsiz menşe ilkesine dayanabilir.

        2- Tercihsiz Menşe

        "Tercihsiz menşe kuralları", " 'En çok kayrılan ülke' kuralı uyarınca Dünya Ticaret Örgütü (DTÖ) üyesi ülkelere tavizli vergi uygulanabilmesi için esas alınan menşe kurallarıdır". Diğer bir deyişle, tespit edilen kurallara uyan ve DTÖ üyesi bir ülkeden gelen eşya için, ülke ayrımı yapılmaksızın tavizli vergi oranı uygulanmaktadır.

        Ancak bu tanım, örneğin Türkiye'nin DTÖ üyesi her ülkeye tercihli vergi uygulayacağı anlamına gelmemektedir. Çünkü tanımda kullanılan "tavizli vergi oranı" kavramı, Türkiye'nin sahip olduğu tercihli rejim esnasında uygulanacak tavizli vergiyle aynı anlama gelmemekte olup, DTÖ bağlamında değerlendirilmesi gerekmektedir. Dolayısıyla tercihsiz menşe kuralları, arada herhangi bir özel anlaşma bulunmayan tüm ülkeler menşeli eşya için geçerlidir ve 
        bu hallerde, bilinen anlamıyla tercihli vergi oranı uygulanmamaktadır.

        GATT Uruguay Round Müzakereleri sonunda imzalanan Menşe Kuralları Anlaşması'nda menşe kuralları, "üyeler tarafından eşyanın menşe ülkesinin tespit edilmesi için uygulanan yasa, yönetmelik ve genel uygulamaya ilişkin idari önlemler" olarak tanımlanmaktadır. Bu tanımda, tarife tercihlerinin verilmesine nedenolan tercihli ve otonom düzenlemeler dışarıda bırakılmaktadır.

        Bu Anlaşma'yla, menşe kurallarının uyumlaştırılması ile ticaretin engellenmesinin önlemesi amaçlanmıştır. Bu amaca ulaşmak için bir çalışma programı yapılmış ve kuralların uyumlaştırılması sürecinin Anlaşma'nın yürürlüğegirmesinden itibaren üç yıl içinde tamamlanması öngörülmüştür. Ancak Uyumlaştırma Çalışma Programı olarak adlandırılan çalışmalar için üç yıl yeterli olmamış, tamamlanma için öngörülen tarih DTÖ tarafından Kasım 1999 olarak açıklanmış olmakla birlikte, çalışmalar halen devam etmektedir.

        Bu Anlaşma çerçevesinde, her üyenin katılımına açık olan Menşe Kuralları Komitesi (DTÖ bünyesinde) ve Menşe Kuralları Teknik Komitesi (Dünya Gümrük Örgütü bünyesinde) kurulmuştur. Çalışmalar bu iki Komite tarafından yürütülmektedir. Bu çalışmalara, ilgili kurum kuruluş ve sektör örgütleri ile işbirliği halinde Türkiye adına Gümrük Müsteşarlığı tarafından da katılım sağlanmaktadır.

        Çalışmalar sonucunda ortaya çıkacak kurallar bütünü, DTÖ üyesi tüm ülkelerde olacağı gibi 
        Türkiye'de de tercihsiz ticaret kapsamında uygulanacaktır.

        3- Tercihli Menşe

        Tercihli menşe kuralları ise, "En çok kayrılan ülke" kuralından bir sapma olarak, bazı ülke veya ülke gruplarına tanınan özel uygulamalara imkan veren ve esasları özel anlaşmalarla belirlenen kurallardır.

        Aralarında ikili veya çoklu tercihli düzenleme bulunan ülkeler, ürettikleri ürünleri birbirlerinden ithal ederlerken,bu ürünleri üçüncü ülke ürünlerinden, özel menşe kuralları ile ayırt ederler. Yani tavizli vergi uygulaması talep eden ithalatçının ithal etmek istediği eşyanın, tercihli menşe kuralları tabir edilen bu özel kuralları karşılaması gerekir.

        Dünyada pek çok uygulaması bulunan tercihli kurallara, ticaret politikası aracı olarak başvurulduğu da olmaktadır.

        Türkiye'nin tercihli ticaret politikası esasen, Avrupa Topluluğu'yla (AT) arasında mevcut olan Gümrük Birliği'nin bir gerekliliği olarak ortaya çıkmıştır. Gümrük Birliği, 1963 yılında imzalanan, Türkiye ile AT arasında bir ortaklık kuran ve nihai olarak Türkiye'nin AT'ye tam entegrasyonunu (diğer bir deyişle tam üyeliğini) öngören Ankara Anlaşması'na göre "Son Dönem"i oluşturmaktadır. Son Döneme, Türkiye ile AT arasındaki en önemli ortaklık organı olan Ortaklık Konseyi'nin, 
        6 Mart 1995 tarihli ve 1/95 sayılı Kararı'na dayanılarak girilmiştir. Tarafların ortaklaşa aldıkları ve "Gümrük Birliği Kararı" olarak da adlandırılan bu kararla, sanayi ürünleri ve işlenmiş tarım ürünleri açısından Türkiye ile AT arasında, 31 Aralık 1995 tarihinden itibaren Gümrük Birliği oluşturulmuştur.

        Türkiye ile AT arasındaki tarım ürünleri ve demir-çelik ürünleri ticaretiyse Serbest Ticaret Alanı hükümlerine dayanmaktadır: 

        Türkiye ile AT arasındaki tarım ürünleri ticareti, Türkiye-AT Ortaklık Konseyi'nin 25 Şubat 1998 tarihli ve 1/98 sayılı Kararı çerçevesinde gerçekleştirilmektedir. Türkiye ile AT arasındaki demir-çelik ürünleri ticaretiyse, Türkiye ile Avrupa Kömür ve Çelik Topluluğu (AKÇT) arasında 25 Temmuz 1996 tarihinde imzalanan, 1 Ağustos 1996 tarihindenitibaren yürürlüğe giren ve AKÇT Antlaşması'nın 23 Temmuz 2002 tarihinde sona ermesiyle AT tarafından üstlenilen Serbest Ticaret Anlaşması (STA) hükümleri çerçevesinde yürütülmektedir.

        1/95 sayılı OKK'nın 16. maddesine göre Türkiye, bu Karar'ın yürürlüğe girmesinden itibaren beş yıl içinde, ticaret politikasını Topluluğun ticaret politikasıyla uyumlu hale getirmek amacıyla, Topluluğun tercihli gümrük rejimine aşamalı olarak uyum sağlayacaktır. Bu uyum hem otonom rejimleri hem de üçüncü ülkelerle tercihli anlaşmaları kapsayacaktır. Bu amaçla, Türkiye gerekli önlemleri alacak ve ilgili ülkelerle karşılıklı çıkar temeline dayanan anlaşmalar müzakere edecektir. Ortaklık Konseyi, kaydedilen gelişmeleri düzenli olarak gözden geçirecektir. Bu tarife tercihlerinin tanınması, ürünlerin menşeine ilişkin hükümlerin Topluluk tarafından verilen tercihleri düzenleyen hükümlerle uyumlu olması şartına bağlıdır.

        Gümrük Birliği ile Serbest Ticaret Alanı arasında çok temel ve önemli bir farklılık bulunmaktadır: Bir STA sonucunda iki ya da daha fazla ülke arasında oluşturulan Serbest Ticaret Alanı'nda, taraflar birbirlerine karşı sıfır vergi ya da tercihli vergi oranları üzerinden çok düşük vergi hadleri uygularken, üçüncü ülkelere karşı kendi belirledikleri vergi oranlarını uygulamakta serbesttirler. Yani anlaşmaya taraf ülkelerin, aynı eşya için üçüncü ülkelere uyguladıkları vergi oranları farklılık arz edebilir.

        Oysaki Gümrük Birliği'nde böyle bir durum sözkonusu değildir: Gümrük Birliği'ne taraf ülkeler birbirlerine karşı tüm gümrük vergilerini sıfırlamakla kalmaz; aynı zamanda üçüncü ülkelere karşı da ortak bir gümrük tarifesi ve ortak ticaret politikası önlemleri uygular. Gümrük Birliği'nin özü budur.

        Bu farklılık nedeniyle, STA'lar "menşe" temeline dayanırken, Gümrük Birliği ortak gümrük tarifesi ve ortak ticaret politikası önlemlerine, dolayısıyla "serbest dolaşım" ilkesine dayanmaktadır. Bu ilke gereğince, gümrük vergileri tahsil edilmek suretiyle ithalat işlemleri tamamlanan tüm sanayi ve işlenmiş tarım ürünleri, Türkiye ile AT arasında serbest dolaşıma konu olmaktadır. Bu durum, tarafların üçüncü ülkelerle mevcut olan tercihli ticaret rejimlerindeki farklılıklardan kaynaklanabilecek ticaret sapması olasılığını gündeme getirmiştir. Bu tür bir ticaret sapmasının engellenmesi amacıyla, 1/95 sayılı OKK'nın 16. maddesi çerçevesinde Türkiye tercihli ticaret rejimini, 31 Aralık 2000 tarihine kadar aşamalı olarak Topluluğun tercihli ticaret rejimiyle uyumlu hale getirmek yükümlülüğünü üstlenmiştir.

        Her tercihli rejimin kendine özgü "menşeli ürün" tanımı olabilmekle birlikte hepsinin uygulaması, belli temel koşullara bağlıdır. Kısaca, ürünün;

        -anlaşma kapsamında olması,

        -anlaşma uyarınca menşe statüsüne sahip veya menşe statüsünü kazanmış olması,

        -menşe ispat belgesine sahip olması,

        - nakliyatının "doğrudan nakliyat" kuralına uyularak gerçekleştirilmiş olması,

        -girdi ithalatı sırasında ödenen veya ödenmesi gereken hiç bir verginin iadesinden veya bir muafiyetten yararlanmamış olması

        gereklidir.

        4- Türk Gümrük Mevzuatı'nda Menşe Kuralları

        Eşyanın tercihli olmayan menşei, 4458 sayılı Gümrük Kanunu'nun 17 nci maddesine göre,

        a) İkili anlaşmalara ve tek taraflı tanımaya bağlı tercihli uygulamalar hariç olmak üzere, Türk Gümrük Tarifesinin uygulanması,

        b) Eşya ticaretine ilişkin tarife önlemleri dışında, Bakanlar Kurulu Kararı ile oluşturulan önlemlerin uygulanması,

        c) Menşe şahadetnamelerinin hazırlanması ve verilmesi

        amaçları ile Kanunun 18 ila 21 inci maddelerindeki hükümler çerçevesinde belirlenir.

        4458 sayılı Gümrük Kanununa dayanarak hazırlanan Gümrük Yönetmeliği'nin 23 ila 33. maddelerinde (eski Gümrük Yönetmeliği'nin 72 ila 85. maddeleri) tercihsiz menşe kurallarına ilişkin düzenlemeler yer almaktadır.

        4458 sayılı Gümrük Kanunun 22 inci maddesi, Kanunun 15 inci maddesinde belirtilen tercihli tarife uygulamalarından yararlandırılmak istenen eşyanın tercihli menşe kurallarını; tercihli tarife uygulaması gerektiren anlaşmalar için bu anlaşmalar ile, Türkiye tarafından tek taraflı olarak bazı ülkelere tanınan tercihli tarifeler için Bakanlar Kurulu Kararı ile tespit edileceğini belirtmektedir.

        Türkiye'nin taraf olduğu tercihli rejimlerde menşe ispatı EUR.1 DolaşımBelgesi, EUR-MED Dolaşım Belgesi, Fatura Beyanı veya EUR-MED Fatura Beyanı ile yapılmaktadır.

        Bu alanda ayrıntılı bilgi;

        1-Eşyanın Tercihli Menşeinin Tespiti Hakkında Yönetmelik

        Türkiye-AKÇT STA kapsamında Anlaşmanın eki menşe kurallarına ilişkin Protokol 1'in uygulanmasına ilişkin usul ve esasları düzenlemekte olup sadece AB ile Anlaşma kapsamı demir-çelik ürünlerinin tercihli ticaretinde geçerlidir.

        Menşe kuralları, Pan Avrupa Menşe Kümülasyon Sistemi (PAMK) kapsamında olup AB ile AKÇT STA kapsamı ticarette halihazırda sadece EUR.1 Dolaşım Belgesi ile fatura beyanı düzenlenebilmektedir.

        2-Eşyanın Tercihli Menşeinin Tespiti Hakkında Yönetmelik: R.G. 20/7/2005-25881

        Türkiye-Tunus STA, Türkiye-Suriye STA, Türkiye-Mısır STA, Türkiye-İsrail STA, Türkiye-EFTA STA, AT-Türkiye arasında tercihli tarım ürünleri ticaretine ilişkin 1/98 Sayılı Ortaklık Konseyi Kararı eki menşe kurallarına ilişkin Protokollerin uygulanmasına ilişkin usul ve esasları düzenlemektedir. (B)

        Menşe kuralları, Pan Avrupa Akdeniz Menşe Kümülasyon Sistemi (PAAMK) kapsamında olup Tunus, Fas, Suriye, Mısır, İsrail, EFTA ve AB (tarım ürünleri) ticaret anlaşmaları kapsamı ticarette EUR.1 Dolaşım Belgesi, EUR-MED Dolaşım Belgesi, fatura beyanı ve EUR-MED Fatura Beyanı düzenlenebilmektedir.

        3-Türkiye Cumhuriyeti İle Makedonya Cumhuriyeti Arasındaki Serbest Ticaret Anlaşmasına İlişkin EUR.1 Dolaşım Sertifikaları Yönetmeliği: R.G. 24/10/2007-26680 Menşe kuralları ikili kümülasyon esasına dayanmaktadır.

        4-Türkiye Cumhuriyeti ile Hırvatistan Arasındaki Serbest Ticaret Anlaşmasına İlişkin EUR.1 Dolaşım Sertifikaları Yönetmeliği R.G.31/7/2003-25185 Menşe kuralları ikili kümülasyon esasına dayanmaktadır.

        5-Türkiye Cumhuriyeti ile Bosna-Hersek Arasındaki Serbest Ticaret Anlaşmasına İlişkin EUR.1 Dolaşım Belgeleri Yönetmeliği R.G. 15/9/2003-25185

        Menşe kuralları ikili kümülasyon esasına dayanmaktadır.

        6-Türkiye Cumhuriyeti ile Filistin Yönetimi Adına Filistin Kurtuluş Örgütü Arasındaki Geçici Serbest Ticaret Anlaşmasına İlişkin EUR.1 Dolaşım Sertifikaları Yönetmeliği R.G. 13/7/2005-25874

        Menşe kuralları ikili kümülasyon esasına dayanmaktadır.

        7-Genelleştirilmiş Tercihler Sistemi Kapsamında Tercihli Rejimden Yararlanacak Eşyanın Menşeinin Tespitine İlişkin Karar

        8-Türkiye Tarafından Tanınan Genelleştirilmiş Tercihler Sistemi Kapsamında Yapılacak İhracatta Düzenlenecek EUR.1 Dolaşım Sertifikası ve Fatura Beyanına İlişkin Yönetmelik düzenlemelerinden sağlanabilir.

        Ayrıca, Türkiye veya AT'de serbest dolaşımda bulunan eşyanın Pan Avrupa Akdeniz Menşe Kümülasyon Sistemine (PAAMK) dahil ülkelerden birine tercihli rejimden yararlanmak üzere ihraç edilebilmesi için düzenlenecek ve ilgili menşe kurallarının sağlandığını gösteren tedarikçi beyanına ilişkin düzenlemeler için Türkiye İle Avrupa Topluluğu Arasında Oluşturulan Gümrük Birliği'nin Uygulanmasına İlişkin Esaslar Hakkında Karar PAMK Sistemi çerçevesindeki uygulamaların açıklanması amacıyla, Avrupa Menşe Kümülasyonu tebliğleri yayımlanmıştır:

        a-TÜRKİYE'NİN PAN-AVRUPA MENŞE KÜMÜLASYONU SİSTEMİNE KATILIMI HAKKINDA GÜMRÜK GENEL TEBLİĞİ- Sıra No: 1

        b-PAN-AVRUPA MENŞE KÜMÜLASYONU SİSTEMİNİN UYGULANMASI HAKKINDA GÜMRÜK GENEL TEBLİĞİ- Sıra No:2

        c-PAN-AVRUPA MENŞE KÜMÜLASYONU SİSTEMİNİN TÜRKİYE İLE AVRUPA TOPLULUĞU ARASINDAKİ 
        TİCARETTE UYGULANMASI HAKKINDA GÜMRÜK GENEL TEBLİĞİ- Sıra No: 3

        d-PAN-AVRUPA MENŞE KÜMÜLASYONU SİSTEMİNİN UYGULANMASI HAKKINDA GÜMRÜK GENEL TEBLİĞİ- Sıra No:4

        5- Menşe Kümülasyonu Sistemi

        Genel

        Menşe kümülasyonu, aralarında bir Serbest Ticaret Alanı oluşturan bir anlaşmaya taraf olan ve/veya bu tür anlaşmalara dayanan
        bir sisteme dahil olan ülkelerin, birbirleri menşeli girdileri sınırsız ölçüde kullanmalarına olanak tanıyan bir sistemdir.

        Aralarında STA bulunan ülkelerin ekonomik ilişkilerinin geliştirilmesi amacıyla, menşe statüsü kazandırma kurallarına, 
        menşe kümülasyonu ile esneklikler getirilebilmektedir. Kümülasyon olanağı genel olarak, anlaşmaya taraf ülkelerden biri menşeli ürünlerin diğer taraf menşe statüsünü kazanmaları için orada yeterli işleme tabi tutulmalarına gerek kalmamasıdır.

        Menşe kümülasyonunun amacı

        Menşe kümülasyonunun amacı, birbirlerine tercihli rejimler tanıyan ülkeler arasındaki ticaretin arttırılmasını sağlamaktır. Bu çerçevede, taraf ülkelerden biri menşeli girdi, diğer bir taraf ülkede yetersiz işçilik veya işlemlerin (parçaların basit montajı gibi, hiçbir şekilde menşe statüsü kazandırmayacak işlemler) ötesinde bir işçilik veya işlemden geçerse, o ülke menşeini kazanmış addedilir. Diğer bir deyişle, söz konusu girdinin o ülkenin menşe statüsünü kazanabilmesi için yeterli işçilik veya işlemlere tabi tutulmasına gerek kalmamaktadır.

        İkili kümülasyon

        İkili kümülasyon, STA'ya yalnızca iki ülkenin taraf olduğu ve herhangi bir başka anlaşmanın sözkonusu kümülasyonla ilişkilendirilmediği durumlarda geçerli olan kümülasyon türüdür. Diğer bir deyişle kümülasyon, yalnızca anlaşmaya taraf iki ülke arasında işler. Bu durumda, yalnızca STA'ya taraf bir ülke menşeli girdiler, diğer taraf ülkede yetersiz işçilik veya işlemlerin ötesinde bir işçilik veya işlemden geçerlerse o ülkenin menşe statüsünü kazanabilirler.

        Türkiye bu çerçevede Makedonya, Hırvatistan, Filistin, Arnavutluk ve Bosna-Hersek'le ikili kümülasyon esasına dayanan STA'lar imzalamıştır.

        Örneğin, STA kapsamında Türkiye'den Bosna Hersek'e, 8469 tarife pozisyonunda sınıflandırılan büro makineleri, örnek olarak hesap makinesi ihracatı gerçekleştirilsin. Eşyanın imalatı esnasında Türkiye ve/veya Bosna Hersek menşeli girdiler kullanılmışsa, eşya Türkiye menşeini kazanır ve eşyaya eşlik edecek EUR.1 Dolaşım Belgesi üzerine eşyanın menşe ülkesi olarak Türkiye yazılır.

        Ancak, eşyanın imalatı esnasında üçüncü ülke (Türkiye ve Bosna Hersek hariç diğer ülkeler) menşeli girdiler kullanılırsa, eşyanın hangi ülke menşeli olduğunu belirleyebilmek için ilgili Yönetmeliği ek "Ek II"de yeralan "İmal Edilen Ürünün Menşe Statüsü Kazanabilmesi İçin Menşeli Olmayan Girdilere Uygulanması Gerekli İşçilik veya İşlemler Listesi"ndeki ilgili menşe kuralının karşılanıp-karşılanmadığının kontrol edilmesi gerekir. İlgili menşe kuralı, "kullanılan tüm girdilerin kıymetinin ürünün fabrika çıkış fiyatının % 40'ını geçmeyen ithalat"tır

        Örneğimizde, eşyanın imalatında 200 Euro'luk Almanya (AB) menşeli girdi, 100 Euro'luk İsviçre menşeli girdi, 500 Euro'luk ve 50 Euro'luk Bosna Hersek menşeli girdi kullanılsın. Nihai ürünün fabrika çıkış fiyatı 1000 Euro olsun. Bu bağlamda, eşyanın imalatında kullanılan üçüncü ülke (Almanya ve İsviçre) menşeli girdilerin toplam kıymetinin 300 Euro ve nihai ürünün fabrika çıkış fiyatının % 40'ının 400 Euro olması ve böylece listede yer alan kuralın karşılanmasına ilaveten yapılan işçilik ve işlemin yetersiz olmaması nedeniyle eşya Türk menşei kazanır ve bu yönde bir EUR.1 Dolaşım Belgesi düzenlenir.

        Çapraz kümülasyon

        Çapraz kümülasyon, Çapraz kümülasyon, ikiden fazla ülkenin tek bir STA'ya taraf olduğu veya ikili STA'ların birbirleriyle ilişkilendirildikleri yani birbirlerine bağlı oldukları durumlarda geçerli olan kümülasyon türüdür. Bu durumda, sözkonusu STA'ya veya sisteme taraf bir ülke menşeli girdiler, STA'ya veya sisteme taraf bir diğer ülkede yetersiz işçilik veya işlemlerin ötesinde bir işçilik veya işlemden geçerlerse o ülkenin menşe statüsünü kazanabilirler.

        Çapraz kümülasyona, bir sonraki bölümde ayrıntılarıyla açıklanacak olan PAMK ve PAAMK Sistemi örnek olarak verilebilir. Türkiye de PAMK ve PAAMK Sistemi'ne dahildir.

        Örneğin, PAMK Sistemi çerçevesindeki STA'ları kapsamında, Türkiye'de üretilen makine parçaları EUR.1 Dolaşım Belgesi eşliğinde Norveç'e ihraç edilsin. Norveç'te parçaların basit montajı yapılsın ve eşya yine STA çerçevesinde EUR.1 Dolaşım Belgesi eşliğinde AB'ye ihraç edilsin. Norveç'te yapılan basit montaj işlemi, yetersiz işlem ve işçiliğin ötesinde değildir. Dolayısıyla eşya Türkiye menşelidir ve eşyaya eşlik edecek EUR.1 Dolaşım Belgesi üzerine eşyanın menşe ülkesi olarak Türkiye yazılır.

        PAAMK Sistemi kapsamında bir başka örnek olarak, kıymeti 2000 Euro olan AB menşeli demir parçalar, 1000 Euro olan İsviçre menşeli parça levhalar, 800 Euro olan ABD menşeli tutkal ve vernik, 400 Euro olan Ukrayna menşeli vidalar ve 300 Euro olan Tunus menşeli kaplama kağıtları ilgili ülkelerden ithal edilmek suretiyle Türkiye'de, 94. fasılda sınıflandırılan mobilya imal edilsin ve STA çerçevesinde Mısır'a ihraç edilsin.

        Nihai ürünün fabrika çıkış fiyatı 5000 Euro olsun. Ek II'de yeralan ilgili menşe kuralı "kullanılan tüm girdilerin kıymetinin ürünün fabrika çıkış fiyatının % 40'ını geçmeyen ithalat"tır. Bu bağlamda, eşyanın imalatında kullanılan üçüncü ülke (ABD ve Ukrayna) menşeli girdilerin toplam kıymetinin 1100 Euro ve nihai ürünün fabrika çıkış fiyatının % 40'ının 2000 Euro olması nedeniyle eşya Türk menşei kazanır ve bu yönde bir EUR-MED Dolaşım Belgesi düzenlenir.

        Tam kümülasyon

        Tam kümülasyon, iki ya da daha fazla sayıda ülkenin tek bir STA'ya taraf olduğu veya ikili STA'ların birbirleriyle ilişkilendirildikleri yani birbirlerine bağlı oldukları durumlarda, herhangi bir eşyanın menşe statüsü kazanabilmesi için birden fazla taraf ülkede gerçekleştirilen işçilik veya işlemlerin bir arada değerlendirilmesine olanak veren kümülasyon türüdür.

        Bu çerçevede, AT ve EFTA (European Free Trade Association-Avrupa Serbest Ticaret Birliği) arasında mevcut olan Avrupa Ekonomik Alanı (AEA) Anlaşması'na ve AT ile Fas, Tunus ve Cezayir arasındaki Tercihli Ticaret Anlaşmaları eki menşe protokollerine göre, bir eşyanın AEA menşei ve taraf ülke (AT, Fs, Tunus,Cezayir) menşei kazanabilmesi için anlaşmaya taraf ülkelerin yalnızca birinde değil, o eşya üzerinde işçilik veya işlem gerçekleştirilen tüm taraf ülkelerdeki işçilik veya işlemlerin hepsi bir arada mütalaa edilir ve gerekli koşullar sağlanmışsa eşya AEA menşeli veya ilgili taraf ülke menşeli kabul edilir.

        Örneğin ABD menşeli pamuk ipliğinin (AS 5205) AT'de eğirme işlemine tabi tutularak kumaş (AS 5208) haline getirildiğini, buradan Tunus'a ihraç edildiğini ve Tunus'ta kesim ve dikim sonucu erkek gömleği (6205) imal edildiğini düşünelim. AT'de yapılan eğirme işlemi 5208 tarife pozisyonunda yer alan kumaşın AT menşei kazanmasına yetmemektedir. 6205 tarife pozisyonunda sınıflandırılan erkek gömleğinin menşe kuralına göre gömleğin menşe kazanması için Tunus'ta iplikten imal edilmesi gerekir. Ancak ABD menşeli iplik önce AT'de kumaş haline getirilmiştir. İkili dönüşüm süreci tam kümülasyona taraf AT ve Tunus'ta birlikte gerçekleştirilmiştir. Tam kümülasyonda Tunus'ta ve AT'de yapılan işlemlerin birlikte değerlendirilmesine izin verilir. Buna göre kumaş Tunus menşeli olarak kabul edilir ve Cezayir veya Fas'a ihracatı esnasında tercihli rejimden faydalanabilir. Tam kümülasyon kapsamında menşe kazanan ürün PAAMK Sistemi kapsamında menşeli addedilmediğinden bir başka PAAMK ülkesine tercihli rejim kapsamında yeniden ihraç edilemez.

        AT'de yapılan eğirme işlemi 5208 tarife pozisyonunda yer alan kumaşın AT menşei kazanmasına yetmemektedir. Bu nedenle AT'den Tunus'a ihraç edilen kumaş konusunda At'de yapılan işçilik ve işlemi gösteren bir tedarikçi beyanı düzenlenir. Tedarikçi beyanının düzenlenmesine ilişkin usul ve esaslar AT ile Fas, Tunus ve Cezayir arasındaki STA eki menşe protokollerinde yer almaktadır.

        Öte yandan, Türkiye ile Tunus ve Fas arasında da tam kümülasyonu öngören tercihli ticaret anlaşmaları bulunmaktadır.

        Pan-Avrupa Menşe Kümülasyon Sistemi

        Pan-Avrupa Menşe Kümülasyon Sistemi: Türkiye ve Topluluğun, EFTA ülkeleri ile aynı menşe kuralları ile menşeli olmayan girdiler için öngörülen gümrük vergilerinin geri ödenmesi veya muafiyet getirilmesini yasaklayan hükümleri içeren serbest ticaret anlaşmaları kapsamında yapılan tercihli ticarette, sisteme taraf ülkeler menşeli girdilerin diğer taraf ülkelerce serbestçe kullanılmasına ve üretilen eşyanın söz konusu ülkelerin tercihli rejiminden yararlanabilmesine ve bu şekilde mevcut üretim kaynaklarının birleştirilmesine olanak tanıyan ticaret sistemini ifade eder.

        AT Konseyi, tercihli menşe kuralları benzeri düzenlemelerin STA'ların yürütülmesinde önemli rol oynadığının ve taraflar arasındaki ticari ve sınai ilişkilerin boyutunun etkin bir göstergesi olduğunun önemini vurgulayarak; Avrupa'da kümülasyon olanakları geliştirilmiş ve uyumlaştırılması tamamlanmış menşe kuralları vasıtasıyla AT, EFTA, CEFTA (Central European Free Trade Agreement-Orta Avrupa Serbest Ticaret Anlaşması), gibi ticaret bölgelerinin daha ileri düzeyde entegrasyonunun sağlanması için çalışmalara hız vermiştir. Bu girişimin temel nedeni, eşyanın serbest dolaşımını engelleyen ve uygulamada çeşitli sorunlara neden olan farklı menşe kurallarının ortadan kaldırılmasıdır.

        STA'lar, taraf ülkelerden biri menşeli eşyaya, diğer taraf ülke pazarına tercihli vergi oranları üzerinden girme olanağı sağlar. Menşe statüsünün tespit edilmesi için gerekli olan kıstaslarsa, ilgili anlaşmanın müzakereleri esnasında belirlenir ve anlaşmadan analaşmaya farklılıklar gösterebilir. Başka bir ifadeyle, bir anlaşmaya göre menşeli sayılan bir ürün, başka bir anlaşmaya göre menşeli olarak değil de üçüncü ülke menşeli olarak kabul edilebilir ve anılan eşyaya tercihli vergi oranı uygulanmayabilir. Bu nedenle, Avrupa'da birçok anlaşmanın imzalanmış olması ve bunların her birinin kendi menşe kurallarına sahip olması, Avrupa'nın menşe bloklarına bölünmesi ve malların serbestçe akışının engellenmesi olarak değerlendirilmiş ve AT yetkililerini harekete geçiren temel güdü olmuştur.

        AT Konseyi, 1993 – Kopenhag ve 1994 – Essen zirvelerinde alınan kararlar doğrultusunda, tüm Avrupa ülkelerini içine alacak ve bu ülkeler menşeli eşyanın kümülasyonuna olanak tanıyacak bir sistemin kurulması yönünde gerekli çalışmaları başlatmıştır. Ortaklık ilişkisinde bulunulan ülkelerin, üyelik için gereken ekonomik yükümlülüklerini yerine getirmelerini kolaylaştırmak ve Avrupa Anlaşmaları'nın tüm potansiyelini kullanabilmek amacıyla "Pan-Avrupa Modeli" adı altında yürütülen bu çalışmalardaki en önemli amaç, Avrupa pazarının bölünmüşlüğünün ortadan kaldırılmasıdır.

        Bu çerçevede, üç aşamalı bir model öngörülmüştür:

        - İlk aşamada, çapraz kümülasyonun AT ülkeleri ile tüm ODAÜ'yü kapsayacak şekilde genişletilmesi amaçlanmıştır. Bunun için, öncelikle Polonya, Çek Cumhuriyeti, Slovakya ve Macaristan'la (Visegrad ülkeleri) mevcut Avrupa Anlaşmaları'nın menşeyle ilgili bölümlerinin güncelleştirilmesi ve uygulamanın basitleştirilmesi, Bulgaristan ve Romanya'nın da sisteme dahil edilmesi ile İsviçre'yle tam kümülasyonun sağlanması amaçlanmıştır.

        - İkinci aşamada, EFTA ülkelerinin de sisteme dahil edilmesi amacıyla AT/EFTA grubu ile ODAÜ arasında çapraz kümülasyonun oluşturulması ve "no-drawback" (geri ödemenin yasaklanması) kuralının ilgili tüm anlaşmalarda yer almasının sağlanması hedeflenmiştir.

        - Son aşamadaysa, tüm taraflar arasında tam kümülasyonun başlatılması planlanmıştır.

        AT, EFTA ve ODAÜ arasında ekonomik işbirliğini güçlendirecek bu stratejinin uygulanması, ilgili ülkelerin tek bir sistem üzerinde mutabakata varmalarına, aralarındaki bütün anlaşmaları tamamlamalarına ve bu anlaşmalarda menşe statüsünün tespit edilmesine yönelik olarak aynı kurallara yer vermelerine bağlıydı. Bu çerçevede, Avrupa'da STA'larla birbirine bağlanmış ülkeler arasında çapraz kümülasyon mekanizmasının oluşturulmasını amaçlayan ve "PAMK Sistemi" olarak adlandırılan sözkonusu sistem, AT'nin öncülüğünde 1 Temmuz 1997 tarihinde kurulmuştur.

        PAMK Sistemi'nden AT ve EFTA pazarına ODAÜ'den ürün girişinin artmasıyla birlikte ODAÜ'nün ihracatının teşvik edilmesi; AT, EFTA ve ODAÜ arasındaki ekonomik işbirliğinin geliştirilmesi; üretim aşamasında kullanılacak kaynakların genişletilmesi ve üreticilerin işlerini tüm Avrupa'yı kapsayacak şekilde planlamasına olanak vererek ölçek ekonomilerine ulaşılması gibi yararlar beklenmiştir.

        PAMK Sistemi'ne günümüzde AB Ülkeleri (İngiltere, Fransa, Almanya, Avusturya, Hollanda, Belçika, Lüksemburg, İrlanda Cumhuriyeti, İtalya, İspanya, Portekiz, Yunanistan, Danimarka, İsveç, Finlandiya, Polonya, Çek Cumhuriyeti, Slovakya, Macaristan, Slovenya, Litvanya, Letonya, Estonya, Malta, Kıbrıs Rum Kesimi, Romanya ve Bulgaristan), EFTA Ülkeleri (İsviçre, Liechtenstein, Norveç, İzlanda), ve Türkiye olmak üzere 32 ülke dahil bulunmaktadır.

        Pan Avrupa Akdeniz Menşe Kümülasyon Sistemi (PAAMK)

        Pan-Avrupa-Akdeniz Menşe Kümülasyon (PAAMK) Sistemi, Avrupa-Akdeniz Serbest Ticaret Alanı'nın temelini teşkil edecek STA'lara ek Menşe Protokolleri vasıtasıyla, tüm Avrupa-Akdeniz havzasında gerçekleştirilecek ticarette, aynen PAMK'ta olduğu gibi, sisteme dahil olan ülkeler menşeli girdilerin diğer taraf ülkelerde serbestçe kullanılmasına olanak verecek bir çapraz kümülasyon sistemidir.

        Sisteme PAMK ülkelerinin yanı sıra Suriye, Lübnan, Filistin, İsrail, Ürdün, Mısır, Tunus, Cezayir ve Fas'ın dahil edilmesi öngörülmekte olup, toplam 41 ülkenin içinde yeralacağı bir sistem ortaya çıkacaktır.

        PAAMK Sistemi, Barselona Süreci'yle gündeme gelmiştir. Kasım 1995 tarihinde AB ve Akdeniz ülkelerinden 27 Dışişleri Bakanı'nın Barselona Deklarasyonu'nu imzalamasıyla başlatılan Barselona Süreci, Akdeniz Alanı'nın istikrar ve kalkınmasını AB'nin istikrar ve kalkınmasıyla ilişkilendiren ve siyasi; sosyal, insani ve kültürel; ekonomik ve mali olmak üzere üç boyutu olan iddialı bir programdır.

        Barselona Deklarasyonu'nun üç temel sacayağından biri olan ekonomik ortaklık alanında taraflar, ortak bir refah alanı olacak şekilde, Avrupa-Akdeniz Serbest Ticaret Alanı'nı 2010 yılına kadar oluşturmak üzere, birbirleri arasındaki ticaretin 2010 yılına kadar serbestleştirilmesini de içeren bir stratejiyi kabul etmişlerdir.

        Avrupa-Akdeniz Serbest Ticaret Alanı, hayata geçirilmesi halinde, AB'ye aday olan Türkiye, Bulgaristan ve Romanya'yla birlikte, 41 ülkeyi ve yaklaşık 800 milyon tüketiciyi kapsayacak ve bu şekilde dünyadaki en büyük ticaret alanı halini alacaktır. Bu hedef, AB ve Akdeniz ülkelerinin dokuzu arasında imzalanmış Avrupa-Akdeniz Ortaklık Anlaşmaları ile Akdeniz ülkeleri arasında STA'lar imzalanarak gerçekleştirilecektir.

        PAAMK Sistemi'nin oluşturulmasının sisteme dahil olan ülkeler menşeli malların daha geniş pazarlara giriş olanağı bulabilmesi, yatırımların artması, taraflar arasında ekonomik ilişkilerin ve ticaretin gelişmesi, üretici firmalara daha ucuz ve çeşitli hammadde kullanabilme imkanları sağlanması ve oluşturulan ekonomik alanın büyüklüğü sayesinde daha kolay ölçek ekonomilerine ulaşma olanağı getirmesi gibi faydaları olacağı düşünülmektedir.

        21 Ekim 2007 tarihinde Lizbon'da yapılan Avrupa-Akdeniz Ticaret Bakanları Konferansında ticaret bakanları, Batı Balkan Ülkelerinin (Hırvatistan, Makedonya, Arnavutluk, Bosna-Hersek, Sırbistan, Karadağ, Kosova) Pan Avrupa Akdeniz Menşe Kümülasyon sistemine dahil olmasını kabul etmişlerdir. Bu ülkelerin sisteme dahil edilmesine yönelik çalışmalar ülkemiz adına Gümrük Müsteşarlığının katılım sağladığı Pan Avrupa Akdeniz Çalışma Grubu Toplantılarında sürdürülmektedir.

        Türkiye ve PAMK Sistemi

        Türkiye'nin AT ile 31 Aralık 1995 tarihi itibarıyla oluşturduğu Gümrük Birliği, tarafların gümrük alanlarının karşılıklı olarak tanınması suretiyle, gelecekteki 'tek gümrük alanı'nın yaratılması için bir adım niteliğindedir. Türkiye-AT Ortaklık Konseyi'nin Gümrük Birliği'ni kuran 1/95 sayılı Kararı'nın 16 ncı maddesi, Türkiye'nin AT ticaret politikası önlemlerine uyum sağlayacağını, 28 inci maddesi de AT'nin tüm gümrük mevzuatını benimseyeceğini düzenler. Türkiye'nin bu bağlamda Avrupa'da akdettiği ikili serbest ticaret anlaşmalarının menşe kuralları, PAMK kurallarıdır.

        Türkiye'nin PAMK Sistemi'ne katılımı konusunda 38 inci Ortaklık Konseyi'nde varılan mutabakat uyarınca, AT ile diğer sistem ülkeleri arasında var olan ortaklık anlaşmalarındaki kümülasyon hükümleri, Türkiye'yi de kapsayacak şekilde 1 Ocak 1999 tarihinden itibaren geçerli olacak şekilde değiştirilmiştir.

        Değişiklik kararlarına göre Türkiye, 1 Ocak 1999 tarihi itibarıyla tamamlanmış serbest ticaret anlaşmaları çerçevesinde, çapraz kümülasyon olanağından yararlanmaktadır.

        Böylece, örneğin bir AT yatırımcısının, ODAÜ ve Türk menşeli girdilerden ürettiği bir elektronik eşyayı bir EFTA ülkesine tercihli rejimle ihracı sırasında, ürünün Türk menşeli girdileri içermesi hiç bir sorun yaratmayacaktır. Bu olanağın olmadığı bir durumda ise, Türkiye'de önemli ölçüde AT menşeli girdi ya da hammaddelere bağımlı endüstrilerin ürünleri, Türkiye'de menşe statüsü kazanmadan (gerekli eşiği aşacak katma değer yaratılmadan) EFTA ya da ODAÜ pazarına tercihli rejimden yararlanarak giremeyecektir.

        Ancak, sistemin kuralları üzerinde sürekli bir gözden geçirme çalışması söz konusudur. Buna göre değiştirilmesine karar verilen ilke ya da kural paketleri yıldan yıla anlaşmaların menşe protokollerine yansıtılmaktadır. Bu değişiklik kararlarının Türkiye'de uygulanmaları, Bakanlar Kurulu'nca uygun bulunmalarına ve Eşyanın Tercihli Menşeinin Tespiti Hakkında Yönetmelik'te gerekli değişikliğin Resmi Gazete'de yayımlanmasına bağlıdır.

        Türkiye'nin PAMK sistemi içinde yer alması, Avrupa kıtası gereksinimlerini karşılamak konusunda önde gelen üretim merkezlerinden biri olma yolunda Türk sanayiine önemli bir fırsat vermektedir.


        Etiketler:menşe kuralları,menşe kuralları anlaşması,menşe kuralları nedir,menşe kuralları ne demek,dtö menşe kuralları anlaşması,tercihsiz menşe kuralları,tercihli menşe kuralları,yeni ab menşe kuralları

        Yorumlar - Yorum Yaz
        .